Olimpiyat Oyunları sırasında sosyal medyada viral olan sporcuların markalarla sponsorluk anlaşmaları yapma şansı her zaman çok yüksek olur. Paris 2024 Oyunlarını izleyip izlememeniz önemli değil; eğer sosyal medyada aktifseniz, bu sporculardan en az birine mutlaka denk gelmişsinizdir. Olimpiyatlar sona erdiğine göre, viralliğin sponsorluk fırsatlarına nasıl dönüştüğüne dair düşüncelerimi paylaşmanın vakti de geldi demektir. Hele ki Yusuf Dikeç gibi bir gururlanacağımız örneğimiz varken…

Hazırsanız, viralliğin sponsorluğa giden yolculuğuna birlikte çıkalım!

Viral Olmak Sponsorluk Fırsatlarını Nasıl Etkiler?

Olimpiyatlarda viral olan sporcular için sponsorluk anlaşmaları ve işbirlikleri önemli fırsatlar sunar. Ancak bu fırsatların nasıl ve ne ölçüde değerlendirileceği, sporcunun tanınırlık düzeyi ve kişisel markasını nasıl yönettiği ile doğrudan ilişkilidir. Daha önce global çapta tanınmayan bir sporcu, bir anda sosyal medyada viral olduğunda, markalar bu fırsatı değerlendirmek isteyebilir. Genelde bu anlarda kısa vadeli anlaşmalar devreye girer ve markalar bu ilgi dalgasını yakalamak için hızlı kampanyalar başlatır. Özellikle sporun gündemde olduğu dönemlerde, bu tür hızlı tepkiler etkili sonuçlar doğurabilir.

İşin püf noktası ise sporcunun bu viral anı nasıl yönettiğidir. Eğer sporcu, bu geçici ilginin ötesine geçip, kendini bir marka olarak konumlandırmaya yönelik adımlar atarsa, kısa vadeli fırsatlar uzun vadeli işbirliklerine dönüşebilir. Viral anın ardından doğru bir strateji geliştirilmezse, bu geçici şöhret rüzgar gibi geçip gidebilir. O yüzden doğru bir stratejiyle, sporcu o viral anı kalıcı bir marka imajı yaratmak için kullanmalı ve uzun vadeli sponsorluk kapılarını aralamalıdır.

Özellikle sporcunun sosyal medya kullanım davranışı bu süreçteki en büyük etkenlerden biridir. Bildiğiniz üzere sporcular sosyal medya sayesinde takipçileriyle doğrudan iletişim kurabilir ve markaların radarına hızla girebilir. Eğer bir sporcu viral olduktan sonra bu etkileşimi artırarak kendi sosyal medya hesaplarında aktif bir içerik stratejisi oluşturursa, uzun vadeli anlaşmalar için çok daha cazip bir profil çizer. Düzenli içerik üretimi, hem markaların güvenini kazanır hem de sporcunun organik etkileşimlerini artırır. Bu durum sponsorlar için büyük bir artıdır.

Kısacası, sporcu kendisini sadece “bir anda parlayan bir yıldız” olarak değil, uzun vadeli bir marka elçisi olarak konumlandırmalıdır. Markalar artık sadece yüksek performanslı sporculara değil, aynı zamanda hedef kitleyle sürekli ve etkili bir şekilde iletişim kurabilen, kendi hikayesini anlatabilen sporculara yatırım yapmaktadır. Yani viral olmak, doğru stratejiyle uzun soluklu bir başarıya dönüşebilir. Önemli olan, sporcunun bu fırsatı nasıl yöneteceği ve markalarla kurduğu ilişkiyi nasıl sürdüreceğidir.

Hangi Sporcular Uzun Vadeli Anlaşmalar Yapabilir?

Uzun vadeli sponsorluk anlaşmaları, genellikle bir sporcunun yalnızca sportif başarılarına değil, aynı zamanda markaların değerleriyle ne kadar örtüştüğüyle alakalıdır. Günümüzde markalar, sadece spor performansıyla değil, aynı zamanda toplumsal mesajlar taşıyan sporcularla çalışmayı tercih etmektedir. Örneğin, “beden olumlama” (Body positivity), “cinsiyet eşitliği”, “sürdürülebilirlik” veya “zihinsel sağlık” gibi konular, markaların üzerinde durduğu temel (popüler) değerler arasında yer alır. Bu tür temalar, sporcuların Olimpiyat oyunları dışında da etkili olmalarını ve markalar için çekici hale gelmelerini sağlar.

Sporcuların değerleriyle markaları buluşturması, sadece satışları artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratmada da önemli rol oynar. Sporcular, bu mesajları sosyal medya üzerinden sürekli destekler ve takipçileriyle aktif bir şekilde paylaşırsa, markalarla olan ilişkileri birkaç aylık işbirliklerinin ötesine geçer. Böylece sporcular, bir markanın uzun vadeli stratejisinin bir parçası haline gelir; hem kendilerini güçlendirirler hem de markaya sürdürülebilir bir değer katmış olurlar.

Olimpiyatlarda başarı elde etmek, sporcular için sponsorluk dünyasının kapılarını ardına kadar açar. Ancak başarı sadece madalyalarla sınırlı kalmaz; sosyal medya gücü ve sporcunun yer aldığı spor dalının popülaritesi de bu süreçte büyük rol oynar.

İşte başarıyı tetikleyen üç temel önemli unsur aşağıdadır:

1️⃣ Altın Madalyalar

Bir sporcunun altın madalya kazanması, onun sadece o an değil, uzun vadede de gündemde kalmasını sağlar. Altın madalya, bir sporcunun zirveye ulaştığının sembolüdür ve bu başarı, hem medya hem de markalar tarafından uzun süre konuşulur. Altın madalya kazanan bir sporcu, yalnızca Olimpiyatlar sırasında değil, sonraki etkinliklerde ve kampanyalarda da sürekli olarak hatırlanır. Özellikle dünya çapında bilinen büyük spor organizasyonlarında bu başarı, sporcunun kariyerini güçlendirir ve markalar için güvenilir bir yüz haline gelmesini sağlar. Bakınız; Mete Gazoz.

 

2️⃣ Sosyal Medya Takipçisi

Günümüzde sporcuların sosyal medyadaki varlığı, başarılarının ötesine geçerek onları daha geniş bir kitleye ulaştırıyor. Zaten tanınmış bir sporcu ya da geniş bir sosyal medya takipçisine sahip olanlar, markalar için daha cazip hale gelir. Çünkü bu sporcular, sponsorlarıyla yaptıkları işbirliklerini doğrudan milyonlarca takipçisine ulaştırabilir. Sosyal medya, sporcuların başarılarını anında duyurmalarını ve hayranlarıyla etkileşime geçmelerini sağlarken, markalar bu kitlesel etkileşimden faydalanmak için sponsorluk fırsatlarına yönelir. Bu nedenle, geniş bir takipçi kitlesine sahip olmak, sponsorluk anlaşmalarının büyüklüğünü ve kalıcılığını doğrudan etkileyebilir.

 

3️⃣ Popüler Sporlar

Bazı sporlar, Olimpiyatlar dışında da düzenli olarak sıkı bir takipçi kitlesine sahiptir. Futbol ve basketbol gibi dünya genelinde sürekli ilgi gören sporlar, sporculara daha fazla görünürlük kazandırır. Bu dallarda yarışan sporcular, yalnızca dört yılda bir düzenlenen Olimpiyatlar sırasında değil, diğer sezonluk etkinliklerde de sürekli göz önünde olur. Bu da sponsorlar için büyük bir avantajdır. Popüler sporlar, düzenli olarak medyada yer aldığından, sporcuların daha uzun vadeli bir görünürlük elde etmesini sağlar ve bu da sponsorlukların sürekliliğini artırır.

Uzun Vadeli Anlaşma Yapması Muhtemel Olimpik Sporcular

Bazı sporcular, sadece performanslarıyla değil, aynı zamanda toplum için önemli mesajlar vererek veya güçlü bir kişisel marka oluşturarak markalar için uzun vadeli bir sponsorluk fırsatı yaratabilirler. Kim mi onlar?

  • Ilona Maher: ABD’li ragbi oyuncusu Maher, sahadaki sert performansı ve karizmatik TikTok videoları sayesinde Paris oyunlarının çıkış yapan yıldızlarından biri oldu. Maher, beden olumlamaya yönelik güçlü ve samimi mesajlar vererek, sporcuların toplumsal konularda nasıl liderlik edebileceğinin mükemmel bir örneği oldu. Bu nedenle, sağlıklı yaşam, beden pozitifliği ve kişisel bakım alanlarındaki markalarla uzun vadeli işbirlikleri yapması oldukça olası. Zaten Maher’in sosyal medyadaki popülaritesi Secret, L’Oréal ve New Era ile ortaklıklar da dahil olmak üzere birçok yüksek profilli anlaşmanın yolunu açtı.
  • Thomas Ceccon: İtalyan yüzücü, Olimpiyat performansının yanı sıra çarpıcı görünüşüyle de dikkat çekti. Yakışıklı bir kişi. Hem yüzme başarısı hem de sosyal medyada kendisine olan ilgi, moda, kişisel bakım ve yaşam tarzı markaları için ideal bir ortak haline gelebilir. Ceccon, sadece spor dünyasında değil, geniş bir kitleye hitap eden görsel çekiciliğiyle de uzun vadeli anlaşmalar yapma potansiyeline sahip.
  • Stephen Nedoroscik: ABD’li jimnastikçi, “Pommel Horse Guy” lakabıyla sosyal medyada büyük ilgi gördü. Dikkat çekici performansı ve özgün kişiliğiyle ön plana çıkan Nedoroscik, özellikle genç kitleye hitap eden eğlence ve spor temalı markalarla uzun vadeli işbirlikleri yapabilir. Jimnastikteki başarıları, sürdürülebilir bir marka elçiliği oluşturmasına katkı sağlayabilir.

Kısa Vadeli Anlaşma Yapması Muhtemel Olimpik Sporcular

Viral olan anlar kısa ömürlü olabilir, bu yüzden bazı sporcular bu geçici popülariteyle kısa vadeli sponsorluk anlaşmaları yapabilirler. Kim mi onlar?

  • Anthony Ammirati: Fransız sırıkla atlamacı, yarışma sırasında yaşadığı talihsiz bir anıyla viral oldu. Bu tarz beklenmedik ve eğlenceli anlar, sosyal medyada büyük ilgi görse de genellikle kısa süreli ilgi odağı olur. Bu durum, anlık kampanyalar veya mizah üzerine kurulu markalarla kısa vadeli sponsorluk anlaşmalarına yol açabilir.
  • Kim Yeji: Güney Koreli sporcu, Yusuf Dikeç’ten rol çalamasa da ters taktığı şapkası, kısa saçları, “cool” gözlüğü ve bir elinin cebinde olmasıyla dikkat çekti. Bir de üstüne gümüş madalya kazandığı sakin performansıyla viral oldu. Bu tür viral anların kalıcılığı sınırlı olabileceği için Yeji’nin markalarla yapacağı sponsorluklar daha çok kısa vadeli kampanyalar olabilir.
  • Bob the Cap Catcher: Bir sporcu olmamakla birlikte, yüzme havuzlarında yüzücülerin başlıklarını toplayan bu olimpiyat görevlisi, izleyicilerin kalbini kazandı. Eğlenceli ve mizahi anları yakalayan markalar, Bob ile kısa süreli kampanyalar oluşturabilir. Ancak, bu tür viral anlar hızla gündemden düşer, bu nedenle uzun vadeli bir işbirliği beklemek pek gerçekçi olmayabilir.

 

Yusuf Dikeç ve Sponsorluk?

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nı 3 gümüş ve 5 bronz madalya ile tamamlayan Türkiye’de öne çıkan ve yıllar boyu hatırlanacak tek bir isim oldu: Yusuf Dikeç. Öyle ki şahsi Instagram hesabında çok az paylaşımı olmasına rağmen 1 milyon takipçi sayısını geçti bile.

Hiç bilmeyenler için hızla özetleyelim.

28 yaşında başladığı atıcılık kariyerinde Şevval İlayda Tarhan ile Türkiye’nin olimpiyatlardaki ilk madalyasını elde eden Dikeç, atış sırasında elini cebine koyarak sergilediği soğukkanlılık ve rahatlığıyla izleyicileri etkiledi. Kim Yeji’nin aksine düz bir gözlük takıp takındığı bu beklenmedik tavır, sosyal medyada hızla yayıldı ve bir anda binlerce meme’in konusu haline geldi. Elon Musk bile bu akıma katıldı. Sporun ciddiyetine ve yarışma ortamının yoğun baskısına tezat oluşturan bu tutumu, izleyicilerde hem mizahi hem de hayranlık uyandıran bir etki yarattı.

Dikeç’in viral olan anı, mizah ve rahat yaşam tarzı üzerine odaklanan markalar için ideal bir fırsat sunuyor. Özellikle genç kitlelere hitap eden markalar tarafından kısa süreli kampanyalar için kullanılabilir. Örneğin, giyim markaları, spor ayakkabı firmaları veya gündelik yaşam tarzı ürünleri sunan markalar, onun viral anını eğlenceli reklam kampanyalarına dönüştürebilir. Dikeç’in bu doğal tavrı, bu tür markalar için hem erişilebilir hem de samimi bir yüz olabilir.

Tabii ki büyük veya küçük pek çok marka, Dikeç’e işbirliği teklifleriyle ulaştı. Ancak Dikeç, maddi kazançtan çok değerlerine sadık kalacağını gösteren bir duruş sergiledi. Madalyadan sonra yaptığı açıklamada, “Bir çizgimiz var. Yüksek teklifler de var. Ancak bu çizgimizi değiştirmeyeceğiz. Ülkemiz için ne gerekiyorsa onu yapacağız” sözleriyle paranın öncelik olmadığını açıkça belirtti. Aslını tutumu, markalar için daha anlamlı ve uzun vadeli işbirliklerinin kapısını aralamış oldu.

Nitekim ilk ciddi anlaşma da gerçekleşti. P&G Türkiye; Oral-B markası ile isim sponsoru olduğu, dünyada iki kıta arasında gerçekleşen tek triatlon yarışması olan Oral-B Challenge İstanbul etkinliğini, milli sporcu Yusuf Dikeç’in dünyaca ünlü pozuyla başlattı. Sizce bu etkinlikte, Oral-B’nin marka yüzü oyuncu Yağmur Tanrısevsin mi daha etkiliydi yoksa Yusuf Dikeç mi? Cevabının bu kadar basit olduğu bir soruyu uzuna zamandır sormamıştım.

Her ne kadar Dikeç’in viral anı kısa vadeli anlaşmalar için uygun gibi görünse de, doğru bir stratejiyle bu viral olayı uzun vadeli bir marka elçiliğine dönüştürme fırsatı da bulunuyor. Kendisine asla gümüş madalyasından kazandığı 300 cumhuriyet altını yetmemeli. Los Angeles 2028 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalyayı hedefleyen emekli jandarma astsubayı Dikeç’in özellikle, “soğukkanlılık”, “odaklanma”, “güven” gibi özellikleri vurgulayan markalarla uzun vadeli işbirlikleri kurması oldukça mümkün. Zihinsel dayanıklılık, stres yönetimi ve sporcu sağlığı gibi temalar, Dikeç’in viral karakteriyle uyumlu hale getirilebilir. Mütevazılık ve alçakgönüllülük onun karakteri. Disiplin ise kemiklerine işlemiş. Genç yaşlarda değil, olgun bir dönemde başarıya ulaşması geleceğinin de parlak olduğunu gösteriyor.

Yusuf Dikeç’e sponsor olmayı düşünüyorsanız irtibatta kalalım.

Sonuç Olarak

Viral olmak, sporcular için sosyal medya ve medya gücünün etkisiyle hem kısa hem de uzun vadeli sponsorluk anlaşmalarına kapı açabilir. Ancak bu fırsatları sürdürülebilir hale getirmek, sporcunun nasıl bir strateji izleyeceği ve kişisel markasını nasıl şekillendireceğine bağlıdır. Viral anları etkili bir şekilde kullanarak güçlü bir marka inşa edebilen sporcular, geçici şöhreti uzun vadeli bir başarıya dönüştürebilir. Buradaki en önemli nokta, bu ivmeyi doğru yönetmek ve kalıcı bir kişisel marka oluşturmaktır.

Bir sonraki yazıda buluşalım.

Sponsorluğa hazırsanız başlayalım!

H. Alper Koç

Anasponsor Kurucu Başkanı