Habertürk Türkiye Spor Zirvesi, 6 Nisan 2018 Cuma günü Turkcell sponsorluğunda Hilton Bomonti’de düzenlendi. ‘Voleybolda Markalaşma ve Sponsorluk’, ‘Futbolda Markalaşma ve Sponsorluk’ ve ‘Sporda Altyapının Önemi’ oturumları gerçekleştirildi.

Bomonti Hilton’da yapılan zirvede, “Voleybolda Markalaşma ve Sponsorluk” oturumuna Eczacıbaşı Holding Genel Müdürü Sacit Basmacı, Eczacıbaşı Holding Medya ve Dijital Pazarlama Müdürü Ayşen Akalın ve Eczacıbaşı VitrA Takım Menajeri Nalan Ural katıldı.

Oturumda açıklamalarda bulunan Sacit Basmacı, Eczacıbaşı’nın sportif başarılarını 1996 yılına kadar çoğunlukla Türkiye’de yaşadığını hatırlatarak, “1996’da değişim kararı verdik ve bayan voleyboluna yatırım yaptık. Bunun arkasında belli bir felsefe var. Türk kadının gerekli destekler verildiği zaman çok başarılı olacağına ve erkekleri geçeceğine inandık. Şu anda aktif voleybolcular arasından 5 voleybolcunun 4’ü kadın. Kadın voleybolu Türk kadını için ana branş haline gelmiş durumda. Bunun sonucunda da Türk kadını voleybolda en başarılı noktaya geldi.” ifadelerini kullandı.

Ayşen Akalın da Türk sporunun dünyada hakettiği yere ulaşması için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, “VitrA global bir marka. Özellikle de Avrupa’da çok kuvvetli bir marka. Eczacıbaşı da dünyada önemli başarılar elde etmiş bir takım. İki güç bir araya gelince daha da kuvvetli oldu. Sponsorluk konusunda önemli birkaç durum var. Birincisi iletişim, ikincisi doğru hedef belirlemek ve sürdürülebilir olmak.” diye konuştu.

Nalan Ural ise voleybola başladığı andan itibaren hep zirveye oynayan takımlarda bulunduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Bayan voleybolunun erkeklerden daha iyi olmasının sebebi, çalışan federasyonlar olduğu kadar bu işe kurumsal anlamda ciddi yatırım yapan kulüpler. Eczacıbaşı’nın, 52 yıldır bakış açısı voleybolun öncüsü olmak. Hedefi hiçbir zaman Türkiye ile sınırlı kalmamıştı ve bu felsefe değişmedi.”

 


 

Habertürk Türkiye Spor Zirvesi’nde Gazete Habertürk Yazarı Fatih Altaylı’nın moderatörlüğünde eski Galatasaray Başkanı Faruk Süren ve NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur açıklamalarda bulundu.Zirvenin bir diğer panelinin konusu ise “Futbolda Markalaşma ve Sponsorluk” olarak gerçekleştirildi. Oturuma Eski Galatasaray Kulübü Başkanı Faruk Süren ile NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur katıldı.

FATİH ALTAYLI: EMIRATES’LE GÖRÜŞTÜK, TEK ŞARTLARI VARDI…

Sponsorlar olmadan spor yapmak hemen hemen imkansız hale geldi. Sponsorlar takımları kendi uzantılar haline getirmeleye başladılar. Yıllar önce yöneticiyken Telsim G.Saray’ı terketmişti. Biz de iyi bir sponsor bulalım dedik. Emirates’le görüştük, onlar da çok isteriz dediler. ‘Şartımız Eurosport’ta maçların yayımlanması’ dediler. Eurosport da ‘Galatasaray ve Fenerbahçe gibi üçer takım daha olsa olur ama şimdi olmaz’ dediler. Bunu şu sebeple anlattım. Tek başınıza yetmiyorsunuz, toplam bir kalite markalaşma olması lazım.

Shell’den alışveriş yapmayan Fenerbahçeliler veya Opet’ten alışveriş yapmayan Galatasaraylılar var, renklerden dolayı…

Avrupa’da taraftarların beklentisi Türkiye’deki gibi değil. Galatasaray veya Fenerbahçe’de 2. olmak başarısızlık sayılıyor. Ancak İngiltere’de veya Almanya’da böyle değil. Örneğin Arsene Wenger’i Türkiye’de asarlardı.

Yöneticiyken Aria’ya gittik sponsorluk görüşmesi yapmak için… 3.5 milyon dolar istedik ama onlar ‘7 verelim Fenerbahçe’ye de olalım’ dediler. Biz de Aziz Yıldırım’a gittik ve onun da işine geldi. Aria her iki kulübe de sponsor oldu.

FARUK SÜREN: GELİR KALEMLERİ ARTTI

Galatasaray, uluslararası arenada en çok tanınan kulüptü… Bizim dönemimizde de en üst seviyeye çıkarmak için bir takım kurduk. Tecrübeli oyuncularla, başarıya aç genç oyuncularla birliktelik kurduk. Tabii bunun ekonomik mecburiyetlerini de yerine getirmemiz gerekiyor. Bizim o zamanki hedefimiz, Avrupa’da başarılı olmak için o gün 28 milyon dolar olan gelirimizi 100 milyona çıkarmaktı. Bu sadece birkaç sponsorla değil, ürün satışı, marka olma çalışmasıydı. Bizim markamız için başka marka olma yolunda ilerleyen şirketlerle iş birliği kurmamız gerekiyordu. Köpekbalığı – pilot balığı örneği gibi düşünün… O zaman AIG ile anlaşma yaptık. Onlarla devam ettirilebilirdi ama olmadı. Sonuçta milyonlarca insan takip ediyor. Mesela Redbull ekstrem sporlarda hep görünen bir marka…

Bu tarz şeyler var. Mesela hamburgerciye Sarı-Kırmızı diye gitmek istemeyenler var. Böyle bir durum var ama buna nasıl mani oluruz bilemiyorum. Sponsor milyonlarca taraftarın ilgisine yöneliyor. Onlar için müşteri çünkü…

– Bugün G.Saray’a başkan olsanız. Gelirleri baz aldığınızda neler yapardınız?

İşler çok değişti. Hadise uluslararası oldu. Bugün Japon oyuncu alıyorsunuz ve Japonya’da takip ediliyorsunuz. Dolayısıyla bu sponsoru da etkiliyor. Eskiden gelir kalemleri azdı, şimdi arttı. Ancak bu iş yönetim meselesi… İşin uzmanlarıyla çalışmak çok önemli… Bugünün şartları profesyonellerle idare etmektir. Biz 1997’de şirketi kurduk ondan önce dernek statüsündeydi. Biz neden gelirlerimizi artıramıyoruz, bunu düşünmemiz lazım.

Uluslararası bir rekabet varsa buna uyum sağlamak lazım. UEFA’dan ayrılan bir ismi Sportif AŞ’nin başına getirmek istedim. Hep o seviyelerde kalmak için bunu düşünmüştüm.

Şampiyonlar Ligi’ne İngilizler, İspanyollar vs 4’er takımla gidiyor. Biz 2 takımla gidemiyoruz bile… Federasyonun altyapıya çok teşvik vermesi lazım. Mesela Barcelona işte, bunu bizim kulüplerimizin de yapması lazım… Sponsorlar başta olmak üzere bu bir birliktelik.

ALTAYLI – SÜREN ARASINDA BAŞKANLIK DİYALOĞU

Altaylı: Faruk başkan, Galatasaray’a yeniden başkan olma gibi bir niyetiniz var mı?

Süren: Böyle bir isteğin mi var?

Altaylı: G.Saray’ın marka değeri artar diye düşündüğümden bunu söylüyorum yoksa sizi sevdiğimden Galatasaray’dan uzak durmanızı isterim.

ERDEN TİMUR:  SİSTEMLİ KULÜPLER BAŞARILI OLABİLİYOR

Siyasetçiler örneğin hep ‘Milli Takım’ı tutuyoruz’ derlerdi. Bu da araştırmalara göre yapılıyor. Tutarlı ol demek oluyor. Örneğin Galatasaray’a sponsor olduktan sonra Bağdat Caddesi’ne bir ofis açtık ama herhangi bir sorun olmadı. Biz Galatasaray’dan sonra Barcelona’yla bir anlaşma imzaladık. Öncelikle bir ruh birliği sağlamak gerekiyor. Sosyolojik bir konu olduğu için toplumsal bir şeyler yapmanız gerekiyor. Örneğin vakıf varsa bir birliktelik yapmanız gerekiyor. Amacınız samimiyetle sporu desteklemekse ona yönelik şeyler yapmalısınız. Bir taraftan da markanız görünüyor.

Dünyanın geldiği noktaya bakıldığında bu sene örneğin Guardiola‘nın M.City’de savunmaya harcadığı para 56 ülkenin savunmasına harcadığı paradan fazla… Sadece 56 milyon euro’ya aldığı savunma oyuncusu, 26 ülkenin toplam savunmasına harcadığından fazla… Türkiye’de dönüp kendimize bakmamız lazım. Sadece 1 başarımız var kulüpler düzeyinde Avrupa’da, o da Galatasaray’ın UEFA Kupası… Sistemli bir şeyler yapan kulüpler futbolda başarılı olabiliyor. Demek ki biz başarılı değiliz ve bunu yapamıyoruz. Bizim de seyircimizin tutkusu biraz fazla… Maddi imkansızlıklarda sponsora dönmek diye bir şey var. Emirates bize şu anda sponsor olur mu? Belki 3. havaalanıyla alakalı bir projesi varsa olur ama sonra kaçar.

Galatasaray’ın marka kitabı, diğer kulüplere göre iyi sayılır ama biz diğer ülkelerine göre gerideyiz. Marka olarak Avrupa’nın en büyük bütçeli 6. ligiyiz… Ancak başarı olarak bunun karşılığını yansıtamıyoruz, bu da sistemimizin çarpıklığıyla alakalı…

Manchester United sponsorlarını geliştirmek için çizgi film karakteri üretiyor. 2 yaşındaki çocuğa hitap ediyor ve sempatizan kazanarak ilgiyi artırıyor. Bu da sponsorun kulübe olan ilgisini arttırıyor.

3 büyük kulübün aktif büyüklüğü 60 milyona yakın taraftarı var. Bizim Nef olarak 11 bin müşterimiz var.

Abramovic, Chelsea’yi aldığında Manchester United’dan profesyonel yönetici transferi yaptı.

Barcelona’ya sponsor olurken 2-3 ay tartışıyorsunuz. Onlara sponsor olmayı herkes ister. Bizim beklentimiz Nef’i uluslararası marka yapmaktı. Yurtdışında projelerimiz var. Onların bizden beklentisi de dediler ki ‘Gayrimenkul anlamında biz bir şey yapmıyoruz. Sizinle başlayalım ilerde bir şeyler geliştiririz’ oldu.

 


 

Zirvenin son panelinin konusu ise “Sporda Altyapının Önemi” oldu. Oturumda Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneği (TÜBAD) Başkanı Aydın Örs ile TBF Milli Takımlar Direktörü Haluk Yıldırım yer aldı.

Aydın Örs, altyapı faaliyetlerinin kulüplere kaynak oluşturmak amacıyla gerçekleştirildiğini söyledi.

Altyapının başarılı olması için en önemli unsurun yönetici profili olduğuna değinen Örs, “Sorumlu yöneticiler altyapıya inanmıyorsa, oradan nitelikli oyuncu yetişmesi mümkün değil. Süreklilik çok önemli. Süreklilik açısından Banvit ve TOFAŞ kulüplerini örnek vereceğim. Ancak bu yeterli olmaz. Türkiye’de 3 büyük kulübün bu faaliyetleri yatırımı daha da arttırarak devam ettirmesi gerekir.” diye konuştu.

Haluk Yıldırım ise ‘altyapıdan oyuncu çıkmıyor’ lafına inanmadığını belirtti.

Federasyon olarak temel hedeflerinin altyapıdan üst düzey oyuncu çıkarmak olduğunu dile getiren Yıldırım, “Biz, ‘oyuncu havuzumuzu nasıl daha kaliteli yaparız’ onun derdindeyiz. Artık kulüp, oyuncu, oyuncunun ailesi, menajeri ve mili takımlar gibi sebepler var. Bunların hepsi bir araya geldiğinde ortaya bir karmaşa çıkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

 

Bu haberi paylaşmak ister misiniz? 🙂